ROYAL ENFIELD CLASSIC 500 İLE 10.000 km TESTİ

İzmir 'den Nepal'e

İzmir - Alsancak

Afyonkarahisar

Sivas

Tebriz / İRAN

Qom / İRAN

Bam / İRAN

Zahedan / İRAN

Quetta / PAKİSTAN

Multan / PAKİSTAN

Lahor / PAKİSTAN

Amritsar / HİNDİSTAN

Leh / HİNDİSTAN

New Delhi / HİNDİSTAN

Agra / HİNDİSTAN

Lucknow / HİNDİSTAN

Pokhara / HİNDİSTAN

Kathmandu / HİNDİSTAN

izmir to nepal izmir to nepal izmir to nepal izmir to nepal izmir to nepal izmir to nepal izmir to nepal izmir to nepal izmir to nepal

Royal Enfield Classic 500 ÖZELLİKLER :

  • Motor : 499.0 cc
  • Tek Silindir
  • Hava Soğutma
  • 5 vites
  • Maximum güç : 27,20 bhp @ 5250 rpm
  • Maximum tork : 41,3 Nm @ 4000 rpm

R oyal Enfield sadece bir motosiklet değil aynı zamanda bir klasik , bir tarih. Bu yüzden test yazıma başlamadan önce özellikle Royal Enfield markasının geçmişine , tarihine de bir bakmak gerekiyor aslında .Royal Enfield ; Hindistan’da o sırada sömürü devleti olan İngilizler tarafından 1882 yılında bir silah fabrikası olarak kurulmuş , yıllar geçip savaş bitince bu yatırımlarını motosiklet fabrikası olarak değerlendirmişler ve ilk motosikletleri 1901 yılında üretmişler.Asyada yapılan bu silah gibi , silah kadar sağlam sloganları ile piyasaya sürülen marka , Avrupa ve İngilterede çok popüler ve bilinen bir marka olmuş.Yıllar geçip Hindistan sömürgelerinden kurtulduğunda ise , İngiltere ve diğer ülkeler topraklarına çekilirken bu fabrikayı da ana vatanı olan Hindistana terk etmişler , ve o tarihten bu yana gelişerek büyümeye devam etmiş bu marka .Son 10 yıldır yeni bir yapılanma ile tekrar Avrupa pazarına açılmaya karar vermiş ve zaten bizim bu marka ile hikayemizin kesişmesi işte bu zamanlara denk geliyor.

Türkiye pazarına 2015 yılında sevgili Tarık Aksoy’un temsil ettiği RESTAR firması ile mütevazi bir giriş yapan bu efsanevi marka ; tabii ki ilk günlerden beri tüm motosiklet meraklılarının kafasında bir çok soru oluşmasına sebep oldu ….
Ne marka bu motor ? Hangi ülkenin malı ? Eski model mi bu ? Sağlam mı ?

İşte İzmirden Himalayalara kadar süren , Royal Enfield Klasik 500 ile doğduğu topraklara yolculuğumuz da ; tam da bu sorulara kafamızda cevaplar ararken şekillendi.Bu yolculuk sadece bu sorulara cevap bulmakla kalmayacak , ilk gençlik yıllarımda abilerimin 1935 model 570cc side valve Royal Enfield motorunu ; ağaçtan dönüp gelmek için kullanan benim için bulunmaz bir fırsat olacaktı.

İzmirden Himalayalara kadar süren bu Royal Enfield ile 10,000 kilometre uzun yol testine basit olan ilk soruları cevaplayarak başlayalım , en zor soru ise testin sonucuna kalsın.Evet bu marka eski bir İngiliz markasıdır , şu anda ve yıllardır Hindistanda üretilen ve artık Hindistanın efsane markası olan bu motosiklet eski model değil ,üretimi hiç sonlandırılmamış , tam anlamı ile bir klasiktir.

İşte görünümü ile de tam anlamı ile bir klasik olarak niteleyebileceğimiz bu model ,ilk bakıldığında eski ama sağlam bir teknoloji olan boru şasenin üzerinde, metal bir depo , 2 adet tel jantlı tekerlek ve 500cc., plastikten ve elektronikten arınmış ; tek silindirli hava soğutmalı bir kalp.Yani büyükannelerimizin, dedelerimizin hatta hemen hepimizin ilk anda aklımıza gelen motosiklet silueti. Far üzerinde klasik bir kilometre saati ve benzin göstergesi ile süslenmiş , ve analog kilometre saatinin içine gizlenmiş uzun far göstergesi , boş lambası,sinyal uyarı lambası gibi gerekli olan bilgileri çok şık bir şekilde sürücüye veriyor.Malzeme kalitesinin ise şaşırtıcı derecede iyi olduğunu söylemek gerekiyor.

Ön ve arka tekerlekleri yine motosikletin sağlam çizgilerini ortaya çıkaran 2 metal çamurluk kaplıyor. Bu sağlamlık özellikle yollarda başınıza gelebilecek ufak tefek kaza ve düşme gibi durumlarda çok işe yarıyor bunu test ettik.Tek kişilik mono selesi ile piyasada satılan bu model , arka çamurluk üzerine konumlandırılmış sonradan takabileceğiniz arka selesi ile iki kişilik hale getirilebiliyor, zaten yolcu basamakları motosikletin üzerinde takılı geldiği için motosikleti iki kişilik hale getirmek son derece kolay .Biz bu seyahatimizde arka yolcu selesi yerine ,bir çanta taşıyıcı ilave ederek bagaj hacmimizi yan çantalarımız ile birlikte böyle uzun bir seyahate yetebilecek bir kapasiteye çıkardık. Fakat iki kişi seyahat etmek isteyen arkadaşlarımız arka koltuk ve takabilecekleri sadece iki yan çanta ile keyifli yollar , seyahatler yapabilirler .

Her durduruğumuzda ilgi odağı olan bu klasik çizgilere sahip motosiklet ,üzerindeki metal kaportanın size hissettirdiği kadar sağlam ve pratik , mesela uzun yolda gerekli olduğunda sadece bir somun sökerek arka lastiği sökebilmenize müsaade ediyor, tüm sigorta ve elektrik aksamına (dikkat edin elektronik demiyorum),sigortalarına çok kolayca ulaşabiliyorsunuz.Her şey göz önünde , ulaşılabilir, basit. Zaten grenaj ve bunun benzeri bir çok fazlalıklar olmadığı için , bu motor ağırlık merkezi aşağıda konumlandırılmış, son derece kolay kontrol edilebilir 187 kilogramlık bir ağırlığa sahip .Bu kilodaki bir motosikleti yürüten 28 beygir ise 41,3 nm. olan yüksek tork değeri ile size fazla viteslerle oynamadığınız sürekli ve konforlu bir sürüş veriyor.Euro 3 standartlarını karşılayan enjeksiyon sistemi ile beslenen bu motorun yine aynı standartları karşılamak için oksijen sensörü takılmış eksozundan çıkan ses ise şahane.Uzun yolda bir melodi gibi sizi kendine alıştıran , düzenli mekanik tını klasik görüntüsünü tamamlıyor .

Gelelim bu motosikletle ilgili diğer detaylara tam 10 bin kilometre her türlü zeminde , her türlü hava koşulunda hatta karakterine uymayan ağır enduro parkurlarında bile denedik.47 dereceleri bulan sıcaklıklarda çölde , dünyanın bir motorlu araçla geçilebilecek en yüksek noktası olan khardung la geçidinde karda , yağmurda aklınıza gelebilecek her durumda kullandık , geçtiğimiz her coğrafyada klasik görüntüsü sayesinde inanılmaz ilgi çeken Royal Enfield özellikle basit bir tasarım olması sayesinde , en zorlanacağımızı düşündüğümüz parkurlarda bile bizi güvenle ve sorunsuz bir şekilde hedef noktamıza taşımayı başardı. Taşımak çok doğru bir kelime gibi görünmesede aslında tam da doğru kelime , çünkü bu seyahat için aldığımız ve çoğunu kullanmadığımız yedek parça , takımlar,malzemeler,kişisel eşyalarımız,bunlara ilave olan bagajlarımız ve bizimle birlikte toplam ağırlığımız 320 kilogramdı.Yola çıkmadan önce tahmin ettiğimiz gibi 110-120 kilometre süratlerde bize konforlu ve az titreşimli bir sürüş sağladı.Tabii ki ara devir ve ara hızlanmalarda tek silindirli olmasından kaynaklanan bir titreşim mevcut , bunu farketmemek mümkün değil fakat bu titreşim muadili olan motorlardan çokta farklı değil.

Ç ölde 50 dereceleri bulan sıcaklarda bile bizi şaşırtan ( hava soğutmalı olduğu için performans kaybı yaşayabileceğimizi düşünmüştüm şahsen.)

(O GÜNÜN NOTU : May 20, 2017 Çok şükür nihayet SUKKUR'e vardık. 400 km boyunca 22 eskort değiştirip yarısı mobilet , yarısı kamyonet yarısı police , yarısı leives, yarısı milis bir sürü kontrol noktası ve koskocaman bir çöl geçtikten sonra kalacağımız ilçeye veya şehir mi bilemedim Sukkure ulaştık. Saat 1.30da hava sıcaklığı tam olarak 47 dereceydi .... ve biz bu havada, bir çöl geçtik 😀 ama bir çok kişinin kafasındaki o soruya da cevap bulduk, hatta kanıtladık ....malum ben Royal Enfield bayiisiyim ve sattığım bu klasik motosikletler hava soğutmalı. Doğal olarak İzmir'de yaşayan dostlarım , arkadaşlarım ve bu motosiklete sahip olmak isteyen arkadaşlarımızın ilk sorusu; İzmir sıcak bir iklimde olduğu için ki , artık ben böyle düşünmüyorum

-Abi bu motor yazın şişmesin ???
Ben şimdi bunun cevabını vereyim arkadaşlar ; bu motor şişmez.
Biz Cüneyt'le bu gün sıcaktan şiştik şiştik, ama Royal Enfield şişmedi , hatta 47 derece hiç umrunda olmadı ve bu günden sonrada şişeceğini düşünmüyorum.

P erformansı olan , bu hava soğutmalı motosikletin gücünü asfalta vermesini sağlayan yine klasik ön maşa ve arka süspansiyonlar ise son derece sağlam . Ama bu sağlamlık işini biraz fazla abartmışlar olacak ki olması gerekenden sert fakat iyi bir yol tutuşa sahip .Bu sertlik asfalt ve hızlı yollarda yol tutuşunu arttırıp ,inanılmaz bir yol tutuş sağlasa da , arazi sürüşlerinde (ki bu motosikletin bir arazi motosikleti olmadığı unutulmamalı) fazla sert olduğunu size her an hatırlatıyor .Kademeli olarak ayarlanabilen arka amatisörleri değişik ayarlarda kullanma şansımız pek olmadı , özellikle çok yüklü olduğumuz için,bu ayarlarla bilerek fazla oynamadık.Normal yollarda güzel bir amatisör ayarlaması yaparak konforlu bir sürüş yapılabileceğini düşünsem de bence süspansiyonları dediğim gibi biraz sert.Bu sertliği son derece şık görünen tek kişilik ,eski model ,yaylı bir sürücü selesi ile süsleyen Royal Enfield sürüşü çok daha konforlu hale getirmeye çalışmış ve kısmende bunda başarılı olmuş .

B iz bu seyahatimiz için özellikle motosikletlerimizin lastiklerini enduro karakterli dişli lastiklerle, yola uygun hale getirsekte , üzerinde standart takılı AVON lastikleri, asfaltta son derece yeterli.

Y enilenirken arka kampana fren sistemini aynen bırakan firma , ön freni 28 mm’lik bir disk frenle revize etmiş. Bu frenlerde motorun 28 beygirlik gücünü düşünürsek son derece yeterli , hatta arka frenin kampana olarak bırakılması çok daha iyi bile olmuş , yukarda da bahsettiğim gibi burda herhangi bir değişiklik yapılmadığı için arka tekerleği tek bir somunu söküp çıkarabiliyorsunuz , arka fren ihtiyacınızda biraz daha sert basmanız gereksede kampana olduğu için bu sertlik sürüşünüze bir tehlike yaratmıyor .

B ir depo benzinle , benzinin kalitesi ve sürüşünüze göre 310 ila 330 kilometre yol yapabilen Royal Enfield Klasik 500 ; 100 kilometrede ortalama 3,2 litre benzin tüketiyor.Bu menzil uzun yollarda bile son derece yeterli, tüketim ise son derece makul . Hatta çok az yakıyor bile diyebiliriz .

Tabii ki bu kadar uzun yolda bazı aksaklıklarla da karşılaştık ama bunların hiç biri bizi yolumuzdan edecek kadar önemli şeyler değildi .fakat yine de bunları kilometre , kilometre not aldık :

- 3290.km Eksoz üzerindeki koruyucu nikelaj , perçinlerinden kırıldı ve düştü.

- 4200.km Sele altına konumlandırılan konjektörün bağlı olduğu plaket sarsıntıdan kırıldı , diğer motora baktığımızda onunkinin de kırık olduğunu gördük .Yola çıkmadan farkedip yaptırmış olsakta bu ince plaket kesinlikle belirli kilometrelerde kontrol edilmeli .

- 8200.km Benim motorun debriyaj teli koptu .diğer motorda böyle bir şey olmadı.

- Uzun düzlüklerin tamamında her iki Royal Enfield’ın da kilometre saatleri sapıtmaya başlıyor. Fakat sadece uzun düzlüklerde yapıyorlar bu arızayı .Sonra ise kendi kendine düzeliyor .Analog ve eski model kilometre saati olduğu için , ölçümü de ön tekerlekteki kilometre makarasından yaptığı için kabul edilebilir arızalardan biri daha .

- Yan sehpa müşürü belirli kilometrelerde yoldaki pislik , toz , çamur gibi sebeplerle çalışmıyor. Çalışmadığında tabii ki motoru da çalıştıramıyorsunuz veya yolda stop etmeler başlıyor.Ara ara mutlaka kontrol edilmeli .Sadece temizlenmesi yeterli oluyor.

- Kilometre saatinin üzerinde sıfırlanabilen bir sayaç olmaması gerçekten zor bir durum , özellikle bu kadar uzun bir seyahatte akılda kilometre tutmak kimi zaman çok güç oluyor hatta yol arkadaşım her benzin aldığında asetatlı bir kalemle kilometre çerçevesine benzin aldığı kilometreyi not almak zorunda kaldı , ben ise depo üstü çantamdaki not defterime yazdım tüm kilometreleri .Ama sıfırlanabilir sayaç büyük bir ayrıntıymış bu seyahette farkettim .

İşte tam 10.590 kilometre boyunca kullandığımız, her noktasına kadar zorladığımız Royal Enfield’larımızın bize çıkardığı problemler bunlar . Yani gerçekten son derece başarılı ,hatta Türkiye şartları için inanılmaz bir fiyat performans grafiği gösterdiğini söyleyebilirim. Motorunuz başına her geldiğinizde hiç tereddütsüz çalışacağını bilmek , sizi ulaşacağınız noktaya arızasız götürebileceğini düşünmek ise paha biçilemeyecek bir şey .Özellikle çok uzun yollarda.

Tüm yol boyunca klasik görüntüsü ile hemen herkesin ilgisini çeken bu motosiklet tabii ki bize bir çok açıklama yapmak zorunda kaldığımız sorularda sorulmasına sebep oldu ,genel olarak sorular hep aynı oluyor böyle yolculuklarda. -Kaç para?
-Ne kadar yakıyor?

Ama bizim sorularımıza birde neden bu motosiklet sorusunu ilave etmemiz gerekiyor . Çünkü böyle klasik bir motosikletin böyle uzun ve zorlu yollara dayanabileceğini düşünmüyorlar sanırım.Klasik kaç para , ne yakıyor sorularını geçtikten sonra neden bu motosikletin cevabı yolda hep şu oldu.
- No elektronik , No ABS anddd simply is the best !